25 Temmuz 2010 Pazar
AYLAKLIK ÜZERİNE...
Yıllık iznimi kullanmak için bazı planlarım vardı,ama o planlar bir şekilde yatınca,ben de "yattım!"Aylaklık ediyorum bol,bol...hiç birşey yapmadan,daha doğrusu webi saymazsak insanların içine pek çıkmadan geçiriyorum "tatilimi"..İnsanların dünyasına küsüp dağların kuytuluklarına,mağaraların gizliliğine sığınmış bir münzevi gibi...Bazen kendimi bu denli tembelliğe vurduğum için kızıyorum,ama kimbilir belki de şu an için ihtiyacım olan asıl şey budur..
Bazı insanlar,sürekli insanlarla etle tırnak gibi içiçe yaşamanın sürekli düşünü kurup dursalar da,münzevi yaradılışlıdır onlar,benim gibi..Onları kuytu bir köşede belli belirsizfısıldayan evrenin uğultusu kendine çeker..Kitap okuyanı,çok derin sorunlarla ilgileneni çoktur,ama çoğunlukla tembellik ruhlarına baskın gelip sindirir onları...Varolmak için sürekli yeni şeyler öğrenmek,üretmek,kabuk değiştiren bir yengeç gibi kendilerini yenilemek hoş gelse de kulaklarına,binlerce yıl ömür süreceklermiş gibi bir tembelliğe vurmak daha çekicidir onlar için...
Neden öyle olmasın ki?Yaşam bir takım zorunluluklar dayastıyor,toplum her insana beraber yaşamanın bedeli bir şekilde ödetiyor,görev ve sorumluluklara göre bir yaşama çizgisi tutturmak insan hayatını boydan boya kaplarken,ne zaman kendisi için varolmak adına bir şeyler yapmaya kalksa kişi,hayat sanki söz birliği etmiş gibi dönüvermiyor mu sırtını?..Tembellik aslında kendisi için varolduğu bir hayatı sürememenin itirafıdır.Kendisine ait olmadığını düşündüğü bir zamanı,ekonominin bütün gereklerine inat bir şekilde sarf ederek bir şekilde intikam alır tembel insan...Hayatın sürekli plan yaparak maksimize edilebileceği gerçeğine meydan okumak,kısıtlı ve baskı altında tutulan bir hayata kafa tutmaktır...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder