8 Haziran 2010 Salı

flüt ve Lir

Rivayete göre Kırların Tanrısı Pan,Güneş Tanrısı Apollon’a kafa tutup onunla yarışmak istemiş:Yarı keçi yarı insan görünümlü Pan,flütü ile Apollon’un lirinden daha güzel sesler çıkardığı,daha güzel müzik yaptığı iddiasındaymış.Kibirli Apollon pek sinirlenmiş Pan’ın meydan okumasına.Ona bir güzel ders vermek için yarışma önerisini kabul etmiş.Hakem olarak Dağ tanrısı Tmolos seçilmiş.O sırada oradan geçmekte olan, sıradan,kaba saba Frigya kralı Midas,Keçi ayaklı Pan’ın müzikte daha iyi olduğunu söyleyince çok öfkelenmiş Apollon.Gerçi Tmolos Apollonbirinci seçmiş ama Pan’ın flütünü beğendiğini söyleyen Midas’ı cezalandırmayı kafasına koymuş Apollon;Midas’ın kulaklarını eşek kulağına çevirmiş.

Müzik zevkimizi paylaşmayanları Midas gibi eşek kulaklı ilan eden bir elitist ya da snob yanımız vardır çoğumuzun.Her toplumun bir seçkin müziğinin karşısında seçkinlerin hor gördüğü popüler bir müzik vardır.Bunun son derece doğal birşey olduğunu düşünürüz.Ama aslında Apollon ve Pan’ın hikayesinde su katılmamış müzik zevkinin dışında neler var neler.Apollon kozmopolit greklerin tanrısıdır,Pan sonradan Yunan Tanrılar ailesine katılmıştır.Muhtemelen darmadağın edilip üzerinde hegemonya kurulmuş bir halkın tanrısı idi Pan.Şehirli değil taşralı,köylerde yaşayan ya da göçebe yaşayıp koyun otlatan bir halkın.Onları mağlup edenler başlarda küçümsemişler,kendi kültürlerine entegre olsun istememişler,fakat zamanla onların tanrısına olimposta bir paye verip kendi kültürlerine dahil etmişler.elbette bu halka ikinci sınıf insan muamelesi yapmaktan vazgeçmemişler.Midas’ın hikayesi katışıksız müzik zevklerinin kasrşılaştırılmasının değil,seçkin bir halkın taşralı bir halkı küçük görmesinin hikayesi aslında.

Gerçi bu öne sürdüğüm iddialar tartışmasız tarihsel delillere değil bir takım tahmin ve akıl yürütmelerime dayanıyor.Ama akla yakın olmadığını kim söyleyebilir?..Yoksa bunun Güngör Dilmen’in değil tarihsel,mitolojik gerçeklerle bile ilgisi olmayan bir oyunu olduğunu mu düşünüyorsunuz?

İyi müziği iyi yapan,kötü müziği kötü yapan ölçüt nedir*Bir müzik daha fazla karmaşık,daha derin,daha teknik,öğrenilmesi ve icrası için eğitim isteyen niteliklere sahip olunca mı iyi müzik,üstün müzik oluyor?..Klasik batı müziği en iyisi midir mesela?..Günümüzde caz müziği kasik müzikle eşdeğer bir saygınlıkta ama ilk ortaya çıktığında caz müziğini bir çok seçkin müziğin yozlaşması olarak görmüş yerden yere vurmuştu.

Karmaşık ve derin olan müziğin daima en iyi müzik olduğundan kuşkuluyum.İyi müzik bana göre yerleşik kanaatleri sarsmış olan müziktir.Örneğin basit olmakla birlikte öylesine güçlü şarkılar türküler vardır ki,bunlar kendimizi ifade etmenin bir aracı olarak,hislerimizin tercümanı ve içsel yaşantılarımızın simgesel ifadesi olma yolunda o karmaşık ve derin yapılı müziklerden daha önemli roller oynarlar.Basit ama öyle muhteşem bir müzik olabilir ki bu,adeta doğanın mucizevi bir sürprizi gibidirler. Müzik dediğimiz şeyin kökeninde acı içinde yenilgiye uğramış kabile mensuplarının çığlıkları olduğu söylenmektedir.İşte en iyi müzikler bu en eski acı çığlığı bir kez daha üretmiş müziklerdir..

Şimdi

Şimdi yaşadığımızı  tümüyle gerçek,somut,akla ve insanlığın doğasına uygun sanıyoruz.Oysa şimdi,burada olduğumuz ve şu anı yaşadığımız o kadar yadsınamaz ve tartışmasız bir gerçek değil.Gerçek olsa idi kimse kuşkulanmazdı hakikatimiz diye sunduğumuz şeylerden.Somut olsa idi,ihtiyacımız olan ne ise bizimle kalır,nankör bir sabun gibi kayıp gitmezdi.Akla uygun olsa idi,herkes bizim kadar mantıklı bulurdu aklımıza eseni.İnsanın doğasına uygun olsa hayalini kurduklarımız,  gerçek dünyada yerini almak için onca dolambaçlı yollar izlemezdi.

7 Haziran 2010 Pazartesi

GİZLİ KAMERA ADALETİ!…

Türkiyede reel enflasyonun çok yüksek olduğu Özallı yıllarda ortaya çıkan çek senet mafyası için “Adalet dağıtıcılar” diyenler vardı.Bu görüşte olanların fikirlerine göre enflasyon nedeni ile borçlunun lehine işleyen süreci çek senet mafyası tersine çevirip adaleti sağlıyordu.Enflasyon nedeniyle geç ifa edilen alacak reel olarak küçülüyor,dolayısıyla alacaklının yasal yollara başvurması,adaletin gecikmesi nedeniyle işe yaramıyordu.Çek senet mafyası mensupları borçluyu cebir,şantaj ve tehditle borcunu zamanında ödemeye mecbur ederek yasadışı yöntemlerle de olsa adaletin tecelli etmesini sağlıyorlardı.

Her ne kadar bu tür “tahsilat mekanizmasının” işleyişi yeterince deşildiğinde topluma ve ülkeye ne ağır bir bedel ödetildiği anlaşılacak olsa da(muhtemelen devletin mafyalaşmasının temeline çek senet mafyası döneminde harçlar konuldu),bu görüş tümüyle tutarsız ya da mantıktan yoksun değildir.Gereği gibi işlemeyen adaletin yıkıcı sonuçlarına karşı icad edilen yasadışı yöntemler,yasaların himayesinden mahrum olanları büsbütün korumasız bırakmaz.

Hatırlarsak Deniz Baykal’ın AKP iktidarına karşı en sık dillendirdiği eleştirilerden birisi,telefonların sürekli dinlenmesi,iktidar partisinin devasa bir telekulak gibi önemli mevkide bulunan herkesi dinlemeye aldığı iddialarıydı.Sonra malum gizli kamera görüntüleri internette patlak verince Baykal’ın gizli ilişkisi ortaya çıktı.Önceleri montaj olduğunu,iktidar partisinin bir komplosu olduğunu söyleyen Baykal,kısa sürede pes edip parti liderliğinden istifa ediperek yerini Kılıçdaroğlu’na bırakmaya razı oldu.Şimdilerde derin bir sessizliğe gömülmüş görünüyor.Meselenin arkasında nasıl bir şantaj mekanizması olduğunu tahmin etmek güç değil.Baykal eğer videonun montaj olduğu yaygarasına devam etseydi,yeni kasetlerin ortaya çıkması,şimdikine rahmet okutacak skandal görüntülerin patlak vermesi uzun sürmeyecekti.Şantajcıların elleri çok güçlü olmalı idi ki,sustu Baykal.Görünüşe bakılırsa Baykal’ın parti liderliğinin devamını istemeyenlerin komplosu idi bu.Ancak öyle görünüyor ki şantajcılar,parti yönetiminin Mustafa Sarıgül’ün eline geçmesini de istemiyorlardı.

Baykal’ın antidemokratik bir iç tüzük sayesinde parti içinde kendisine sarsılamaz bir konum elde ettiği söyleniyor.Fakat şantaj ve izlenmeye karşı içtüzüğün de işe yaramayacağı görülmüş oldu.

İktidar partisinin bir komplosu olmadığı çok açık görünse de,bugünkü iktidarın başta telefon dinleme ve gizli kamera kayıtları olmak üzere,iktidardaki gücünü kullanarak muhaliflerine karşı zamanı geldiğinde şantaj olarak kullanabileceği çok önemli fişlemeler yaptığı aşikar.AKP’ye en çok zarar vermiş olanlar,ordu içindeki kimi odaklar,bürokrasinin bir kısmı ve yargı mensuplarıydı.İşin ironik tarafı,bu kesimler sürekli fişlemeler yapan,kayıtlar toplayan,gizli görüntüler elde eden kesimlerdi.Bir zamanlar öyle güçlü görünüyorlardı ki,AKP’ye tehdit ve şantajları ile nefes aldırmıyorlardı.Sözüm ona parlementoda elde ettikleri büyük çoğunluk gücünü kullandırmayarak,takiyyeci dinci bu güruhun fanteziye kaçmasını engelleyeceklerdi.Fakat silahları kendilerine döndü.AKP,başta emniyet ve mit olmak üzere,ordudaki geri hizmetlilerden takviye ettiği güçlerle akıllara zarar bir dinleme, gözetleme, fişleme mekanizması kurdu.Ergenekon soruşturması ile savcıların dokunulmaz olduklarını herkesin kanıksamış olduğu ordu ve bürokrasinin güçlü kesimlerine kafa tutar hale gelmesi,kendiliğinden olan birşey değil.Ellerinde gerektiği zaman şantaj için kullanabilecekleri çok önemli malzeme ve materyal var…

Demokrasinin olmadığı ya da çok kısıtlı olduğu koşullarda bir takım karanlık güçler palazlanarak,erişilmez bir güç elde edebiliyorlar.Fakat eninde sonunda karanlık silahları kendilerine dönüyor işte.Ya AKP?Düşmanlarından öğrendiği yöntemlerle kendisine erişilmez bir konum sağlamaya mı çalışacak?Yoksa bütün bunların başlıca sebebi olan demokrasi yokluğunu demokratik varlığa çevirmek için elinden geleni mi yapacak?..Kullanmak istediği tehdit,şantaj ve fişleme silahı nasıl bugün hasımlarının yıkımına neden olan bir güç haline döndüyse birgün elbet döner kendilerine.Bu oyunun galipleri bir gün gelip kaybeden sefilleri oynamışlardır mutlaka…