10 Eylül 2015 Perşembe
Bir Mum Yak Kapıya Çık Eylem Çağrısı...
Karşı gazetesi bir toplumsal kampanya başlatmış.Artan terör olaylarına karşı eylem çağrısı.Belirli bir saatte bir mum yakıp kapıya çıkmamız isteniyor.Seçilen yöntemde çok anlamlı.AKP'nin ampulüne karşı,mum.Bir mum geceyi gündüze çevirmez,ama milyonlarca mumun ışığı,orada güçlü bir toplumsal duyarlılığın varlığının apaçık delilidir.Aslında doğru olan,silahlar sussun kampanyasıydı.Bir taraftan PKK'nın mevzileri bombardıman edilip terörle mücadele aadına Cizre gibi bir şehrin yaşam destek fişinin çekilmesi karşısında yalnızca PKK'nın silah bırakmasını beklemek çok anlamlı değil.Çünkü bu iş karşılıklı.Ben ilk adımı devlet atarsa kısa zamanda silahların susacağını düşünüyorum.Bu gerçeğe rağmen silahlar sussun adında büyük bir toplumsal kampanya yapmak mümkün değil.Çünkü böylesine bir linç ortamında aklıselim önerilerin teröre destek olarak algılanmaması imkansız.O nedenle Karşı gazetesi kampanyanın hedefine PKK'yı koymuş görünmesine rağmen mum'un seçilmiş olması,ampul'e karşı gizli bir manifesto aslında.
Bu kampanya başarılı olur mu?Olmak zorunda.Çünkü tek kişiden çıkan ışık kendini bile zar zor aydınlatır.O nedenle ışıkların birleştirilmesi lazım.
HDP milletvekili Leyla Zana ise,ışığını (mumunu) tek başına yakıp gerekirse onun etrafında bir pervane böceği gibi ölmeye karar verdi.Ölüm orucuna başladığını duyurdu.Silahlar susana kadar,çözüm süreci masası tekrar kuruluncaya kadar,ölüm orucuna devam edeceğini duyurdu.Akla büyük toplum önderi Gandhi'nin ölüm orucuna başlayarak Hindistan'daki kardeş kavgasını durdurması geliyor.Gandhi,Hindistan'da hem müslümanların hem de Hinduların sevip saydığı bir liderdi.Leyla Zana'nın kişiliği hakkında ise malesef toplumsal bir konsensus yok.O'nu PKK'nın sözcüsü sayıyorlar çoğunlukla.Belki de en büyük talihsizliğimiz,hem kürtlerin hem de Türklerin sevip saydığı ortak bir toplumsal önder çıkaramamış olmamız.Bu konsensusa en yakın kişi Recep Tayyip Erdoğan idi.Fakat o kendi kişisel bekası uğruna kendisi hakkında doğal bir şekilde oluşmuş olumlu imajları darmadağın etti.Toplumsal zıtlıkları keskinleştirip kutuplaşmaya dönüştürmek dışında dahiyane bir yeteneği bulunmayan birinden tersini beklemek de mümkün değil aslında.Ve açık ara kürtlerin en sevmediği devlet adamı olmaya doğru koşturuyor.
Son olarak 'saray'a yürümekten' söz eden Devlet Bahçeli.7 haziran sonrası bir hayli aşırı milliyetçi tavrı yüzünden ortamın böylesine bir büyük gerilime sürüklenmesinde azımsanmayacak bir katkısı olan Bahçeli'nin son zamanlarda tutumunda biraz yumuşama var gibi görünüyor.En son,HDP binalarına yapılan saldırılarla bir alakaları olmadığını,o saldırıları düzenleyenlerin ülkücü kılığına girmiş AKP'liler olduğunu söyledi.Ak Saray'a yürümekle neyi kastettiğini anlamak kolay değil.Acaba bir büyük kitlesel yürüyüşün yapılabileceğini mi söylemek istiyor?
Şimdiki iktidarın totaliter bir yönetim kurmak için çeşit çeşit senaryolar tertiplediği çok açık.Buna bir askeri bir darbeyle dur denilmesini savunmamız mümkün olmadığına göre,sandık güvenliği nedeniyle seçimlerin yapılıp yapılmayacağı da belirsiz olduğuna göre,kitlelerin sokağa dökülmesinin de hiç iyi sonuçlar vermeyeceği çok açık olduğuna göre,geriye tek seçenek olarak bu tür toplumsal kampanyalar kalıyor.Bir tek mum hiç bir şey değildir.Üstelik kendimizi yaksak Leyla Zana kadar aydınlık yaratamayız.O nedenle bir mum yakıp bu kampanyaya katılmamızda büyük yarar var.
#BirMumYakKapıyaÇık
Etiketler:
demokrasi,
iktidar,
kürt sorunu,
mücadele,
özgürlük,
zalimler ve mağdurlar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder